top of page
  • DUAH Instagram Adresi
  • DUAH X Adresi

Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Bireylerin Hakları ve Kişi Olarak Sayılması

  • Yazarın fotoğrafı: Emre Yener
    Emre Yener
  • 21 Nis
  • 2 dakikada okunur

Emre Yener

Hukuk Fakültesi, LLB

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

21 Nisan 2025


Tarihsel gelişim süreci içerisinde ana konusu ve süjesi devletler olan uluslararası hukuk, birçok savaş ve bunların beraberinde getirdiği ağır insan hakları ihlalleri ile birlikte büyük bir değişime uğramıştır. Bu değişim sonucunda pek çok çalışmada farklı bakış açıları ve fikirler gündeme gelmiştir. Gündem konusu olan fikirler arasında en dikkat çeken ise: Uluslararası hukuk arenasında gerçek kişilerin “kişi” olarak sayılmaya başlamasıdır.

 

Özellikle I.ve II. Dünya Savaşı’nda yapılan ağır insan hakları ihlalleri, bireylerin de uluslararası hukuk bağlamında korunması gerektiği ve bunun yanında koruyucu haklarının bulunması gerektiği fikrini de beraberinde getirmiştir. Uluslararası hukuk çerçevesinde gerçek kişilerin haklarının bulunması ve bu haklarını kullanarak belirli mercilere müracaat edebilmeleri oldukça önem arz eden bir meseledir.

 

Tarih sahnesi bizlere göstermiştir ki uzun süren savaşlar, toplumları maddi ve manevi olarak yıkıma uğratmış ve toplum bünyesinde yer alan bireyler açısından trajik sonuçlara yol açmıştır. İşte yukarıda da değinmiş olduğumuz, belirli mercilere müracaat mekanizmaları, bu trajik sonuçların negatif etkilerini azaltmak adına önemli bir yol olmuştur.

 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), bahsetmiş olduğumuz müracaat mekanizmalarına imkan tanıyan en önemli sözleşmelerden birine örnek olarak verilebilir. İnsan haklarına saygı yükümlüğü, yaşam hakkı, işkence yasağı ve özgürlük ve güvenlik hakkı konuları üzerinde ayrı ayrı maddeler barındıran AİHS, I. ve II. Dünya Savaşları sırasında ve sonrasında yaşanan trajik sonuçların negatif etkilerini azaltmak amacıyla kaleme alınmış ve uygulanmıştır. Bu sayede gerçek kişiler, Uluslararası Hukuk çerçevesinde de “kişi” olarak ön plana çıkmaya başlamış ve kendilerine verilen hakları kullanarak maddi-manevi olumsuz sonuçlardan arınmaya başlamıştır.

 

Tüm dünya devletlerini kapsamı içine alma amacıyla kaleme alınan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi de Uluslararası insan hakları bakımından başvurmamız gereken en önemli kaynaklardan biridir. İnsan yaşamı, özgürlük, kişi güvenliği ve işkence yasağı gibi ana konuları içinde barındıran hükümleri ile devletlere ve bireylere yol gösterici nitelikte olduğu kuşkusuzdur.

 

Uluslararası insan hakları, XX. yüzyılın birinci yarısından bu yana birbirini takip eden önemli gelişmelerle birlikte günümüzdeki şeklini almış bulunmaktadır. Bu gelişim süreci içinde, AİHS de dahil olmak üzere, Uluslararası Sözleşmelere yeni protokoller eklenmiştir. Bu protokoller aracılığıyla güncel konular ve ihtiyaçlar, yeni dünya düzeni çerçevesinde ele alınmış ve çoğunlukla olumlu bir şekilde uygulama alanı bulmuştur.


Özetle belirtmek gerekir ki çatışmalar, diplomatik krizler ve savaşlar olsun ya da olmasın; bireylerin uluslararası alanda haklarının bulunması, bu hakların güvencesinin sağlanması ve en önemlisi uluslararası sözleşmeler aracılığıyla bu koruyucu haklarını kullanabiliyor olmaları, gerçek kişilerin uluslararası arenada bir “kişi, süje” olarak görülmesi bakımından oldukça elzem bir durumdur.

 
 
 

Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.

Yazılarınız DUAH'ta Yer Alsın

bottom of page