Sovyetler Birliği’nde Kadınlar: Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme
- Sarp Bayram

- 5 May
- 6 dakikada okunur
Sarp Bayram
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, BA
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi
5 Mayıs 2025
1. Giriş
Nazi Almanyası’nın 1941 yılında Sovyetler Birliği’ne savaş açmasıyla İkinci Dünya Savaşı’nın
şiddeti artmış, Sovyet anavatanını savunmak için milyonlarca kişi seferber edilmiştir. Alman
birlikleri, Lebensraum (Yaşam Alanı) ideolojisi doğrultusunda Sovyet sınırlarını işgal etmeye
başlamıştır. Savaşın başlangıcında cephelerdeki personel sayısı yaklaşık 3 milyon erkek iken, 1944
sonuna gelindiğinde bu sayı 6,7 milyona ulaşmıştır (Krivosheev, 1993, s. 113). Büyük
Vatanseverlik Savaşı boyunca, Sovyetler Birliği, Batı Polonya’dan Stalingrad’a kadar SS ve
Wehrmacht tarafından yürütülen soykırım kampanyalarının hedefi olmuş; bu süreçte 27 milyon
kişi hayatını kaybetmiş, bunların 8 milyondan fazlası aktif askeri personel olmuştur (Krivosheev,
1993, s. 133).
Savaşın genellikle erkeklerle özdeşleştirildiği bir dönemde, Sovyet kadınları bu algıyı
değiştirmiştir. Alman işgaline karşı kadınlar, erkeklerle birlikte cephede aktif roller üstlenmiştir.
Pilot, doktor, sağlık görevlisi, uçaksavar nişancısı, keskin nişancı, haberleşme personeli, çamaşırcı
ve hava tahmincisi gibi görevlerde bulunan kadınlar, resmi kayıtlara göre 490,235 kişiyle ordu ve
donanmaya katılmıştır; bunların çoğu savaşta hayatını kaybetmiş veya geri dönmemiştir
(Krivosheev, 1993, s. 296). Kadınlar, yalnızca fabrikalarda veya cephe gerisinde ev işlerinde
çalışmakla sınırlı kalmamış, aynı zamanda doğrudan düşmanla çatışmalara katılmışlardır.
Kadınların rolleri, 1917 Bolşevik Devrimi’yle birlikte siyasi, bürokratik ve toplumsal alanlarda
da genişlemiştir. Bu makale, Bolşevik Devrimi’nin ideolojik temellerini, Sovyet Rusya’da
kadınların değişen rollerini ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurumsallaşma sürecini incelemeyi
amaçlamaktadır. Ayrıca, sosyalist ideoloji ile feminizm arasındaki ilişki değerlendirilerek, kadın
haklarının Sovyet sistemindeki gelişimi tartışılacaktır.
2. Sosyalizm ve Feminizm
2.1 Sosyalizm
Sosyalist ideoloji, proletaryanın burjuvaziye karşı güçlenmesini ve üretim araçlarının devrimci
bir şekilde ele geçirilmesini savunur. Bu süreç, işçi sınıfının kapitalist baskıdan kurtulmasını ve
sınıflar arası hiyerarşiyi ortadan kaldırmayı hedefler.
2.2 Feminizm
Feminist teori, uluslararası ilişkiler disiplini ve ilgili alanların cinsiyete dayalı bir yapıya sahip
olduğunu öne sürer. “Cinsiyetlendirilmiş” kavramı, kadınların bu alanlara katılımını engelleyen
veya onları ikincil rollere iten çifte standartları ifade eder. Ayrıca, cinsiyetlendirme olgusunun
yalnızca kadınları değil, erkekleri de mevcut düzenin mağdurları haline getirdiği, çünkü her iki
cinsiyetin farklı baskı ve dışlanma biçimleriyle karşılaştığı savunulur.
2.3 Sosyalist Feminizm
Sosyalist feminizm, feminizm ile sosyalizmin sentezi olarak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini
ortadan kaldırmanın yolunun köklü bir toplumsal devrimden geçtiğini vurgular. Kadınların
toplumsal koşullarındaki iyileşmeyi, sanayi kapitalizminin yıkımı ve üretim araçlarıyla işçi sınıfı
arasındaki ilişkilerin dönüşümüyle ilişkilendirir (Pilcher & Whelehan, 2017, s. 50). Sosyalist
feministlere göre, feminist mücadele, sınıf, etnik köken ve ekonomik statü gibi kesişimsel
faktörlerle birlikte ele alınmalıdır.
3. Çarlık Rusya’sından Sovyetler Birliği’ne
Çarlık Rusyası, büyük ölçüde tarıma dayalı bir imparatorluktu. Toplumun çoğunluğu çiftçi ya
da Çarlık Rus Ordusu’nda asker olarak görev yapıyordu. Endüstrileşmenin erken aşamalarında olan
bu devlette, sıradan bir vatandaşın farklı bir rol üstlenmesi sınırlıydı. 20. yüzyılın başında,
kadınların siyasal hakları gündemde değildi; siyasal katılım hem sınıf hem de cinsiyet tarafından
belirleniyordu. Yerel ve kırsal yönetim seçimlerinde mülk sahibi kadınlar oy kullanma hakkına
sahipti, ancak bu haklarını erkek bir vekil aracılığıyla gerçekleştirebiliyorlardı (Moss, 2002, s. 97).
II. Nikolay’ın 1905 Ekim Manifestosu, bu hakları kâğıt üzerinde genişletmiş, ancak Çar’ın
Duma’yı feshetme yetkisi ve kurya sistemi, alt sınıfların temsiliyetini engellemiştir. 1906’daki
Birinci Duma’da oluşturulan altı kurya (toprak sahipleri, şehir sakinleri, köylüler, işçiler, Kazaklar
ve Slav olmayan halklar), kadınları, 25 yaş altı gençleri, askerleri ve bazı azınlıkları oy hakkından
mahrum bırakmıştır (State Duma, t.y.). Bu sistem, Çar II. Nikolay’ın 6 Ekim 1917’de Duma’yı
feshetmesiyle sona ermiştir.
3.1 Sovyet Sistemi ve Kadınlar
1917 Bolşevik Devrimi’nin başarısı ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB)
kurulmasıyla monarşi kaldırılmış, “Sovyet” terimi, Rusça’da “konsey” anlamına gelen sovet
kelimesinden türetilerek yasama konseylerini ifade etmiştir. Farklı sınıfları, milliyetleri ve sosyal
grupları temsil eden bu konseyler, yasama yetkisini elinde bulunduran Yüksek Sovyet’e bağlıydı.
Toplumsal cinsiyet eşitliği için doğrudan bir “Kadınlar Sovyeti” kurulmamışsa da, 1919’da
Alexandra Kollontai ve Inessa Armand gibi Bolşevik feministler tarafından Zhenotdel (Kadınlar
Bölümü) oluşturulmuştur. Zhenotdel, kadınların yaşam koşullarını iyileştirmeyi, siyasal bilinçlerini
artırmayı ve sosyalist davaya katılımlarını sağlamayı hedeflemiştir.
Zhenotdel’in çabalarıyla, Çarlık dönemine kıyasla kadın haklarında önemli ilerlemeler
kaydedilmiştir: Evlilik karşılıklı rızaya dayandırılmış, boşanma tek taraflı taleple mümkün hale
gelmiş, kürtaj hakkı tanınmış (SSCB bu hakkı yasallaştıran ilk ülkelerden biri olmuştur) ve
çokevlilik yasaklanmıştır. Kadınlara tüm Sovyet kurumlarında seçme ve seçilme hakkı verilmiş,
eşit ücret politikası benimsenmiştir (Massell, 1974, s. 200). Bu düzenlemeler, Merkez Yürütme
Komitesi tarafından güvence altına alınmış ve evlilik işlemleri Sovyet Medeni Kanunu (ZAGS -
Zapis Aktov Grazhdanskogo Sostoyaniya) kapsamında kayıt altına alınmıştır. Bu reformlar, Ruskadınlarıyla sınırlı kalmamış, Orta Asya Türkleri ve Kafkas Müslümanları gibi azınlık gruplarına
da uygulanmıştır.
Sovyet hükümeti, Eylül 1927’de “Şeriat ve Adet Mahkemeleri Hakkında” bir kararnameyle
geleneksel mahkemelerin yasal statüsünü kaldırmış ve faaliyetlerini sonlandırmıştır (Massell,
1974, s. 201). Kadınların sosyo-politik yaşama entegre olduğu ve yeterli eğitim aldığı kanaatine
varıldığında, 1930’da Zhenotdel kapatılmıştır. Bununla birlikte, ülke genelinde kadın klüpleri
kurulmuş, kırsal bölgelerde ve çiftliklerde kadınlar siyasete ilgi göstermiş ve temsil çabalarını
sürdürmüştür. Bu ilgi, Nikita Kruşçev döneminde Zhensovety (Kadınlar Konseyi) adı altında
yeniden yapılandırılmıştır (Chukwube, 2015, s. 4).
3.2 Kadınların Yerel Seçimlere Katılımı
Bolşevik lider Vladimir Lenin, merkezi ve yerel konseylerin işçilerin katılımını teşvik edecek
şekilde yapılandırılmasını ve delege adaylarının üçte ikisinin proletarya kadınlarından seçilmesini
savunmuştur (Popova, 1949, s. 42). Bu görüş, Lenin’in halefi Iosif Stalin tarafından da
desteklenmiştir. Stalin’in göreve başlamasından beş yıl sonra, 1927 yasama seçimlerinde 6
milyondan fazla kadın kırsal sovyet seçimlerine katılmış ve 146,251 kadın delege seçilmiştir; bu,
toplam delegelerin %11,3’ünü oluşturmuştur ve 1924 seçimlerine göre %3,4’lük bir artış
göstermiştir. Şehir sovyetlerinde ise 22,221 kadın delege seçilmiş, bu oran toplam delegelerin
%21,5’ine ulaşmıştır; 1924’te bu oran %19,9’du (Soviet Union Information Bureau, 1929, ss. 233–
235).
3.3 Merkez Komitesi ve Politbüro
1922’de Sovyetler Kongresi Birinci Kurultayı’nda Merkez Yürütme Komitesi’ne 5 kadın
seçilmiş; 1937’de bu sayı 227’ye, 1946’da ise 277’ye yükselmiştir. Yüz binlerce kadın yerel
Çalışan Halkın Milletvekilleri Sovyetleri’nde görev alırken, 1,700’den fazlası Birlik ve Özerk
Cumhuriyetler Yüksek Sovyetleri’nde yer almıştır. 1948 itibarıyla, Yüksek Sovyet üyelerinin
%20,7’si (277 üye), Birlik Cumhuriyetleri Yüksek Sovyetleri’nin %26,5’i (1,235 üye) ve Özerk
Cumhuriyetler Yüksek Sovyetleri’nin %29’u (503 üye) kadınlardan oluşuyordu (Popova, 1949, s.
112). Bu veriler, uygun politikalar uygulandığında kadınların siyasal katılımda aktif olduğunu
göstermektedir.
Bununla birlikte, Sovyetler Birliği’nin en üst düzey karar organı olan Merkez Komite
Politbürosu’nda kadın temsili oldukça sınırlı kalmıştır. 1919’da yalnızca iki hafta tam üye olan
Elena Stasova’dan sonra, sadece üç kadın daha Politbüro’ya seçilmiştir: Yekaterina Furtseva,
Alexandra Biryukova ve Galina Semenova. Bu kadınlar, Gorbaçov döneminde Bakanlar
Kurulu’nda belirgin bir etkiye sahip değildi (Chukwube, 2015, s. 4). Siyasal alanda en etkili
kadınlar, devrimin ilk yıllarından itibaren konumunu koruyan Elena Stasova ve Kruşçev
döneminde Kültür Bakanı olarak görev yapan Yekaterina Furtseva olmuştur.
4. Değerlendirme
Bolşevik Devrimi, Rusya’nın toplumsal modernizasyonunu hızlandıran ve kadın haklarını
geliştiren kritik bir dönüm noktası olmuştur. Çarlık yönetiminin otoriter yapısı, olumlu değişimleri
hayata geçirme potansiyelini engellemiş; ancak Bolşeviklerin eşitlik ve refah vaatleri, halkın
desteğiyle bu değişimleri mümkün kılmıştır. Sovyetler Birliği, kadınlara medeni haklar (evlilik,
boşanma, kürtaj), eğitim ve siyasal temsil gibi alanlarda Çarlık dönemine kıyasla önemli
kazanımlar sağlamıştır.
5. Sonuç
Merkez Yürütme Komitesi, Zhenotdel ve Zhensovety gibi kurumlar, sosyalist ideolojiye ve
kadın haklarının genişlemesine katkıda bulunmuştur. Ancak, bu ilerlemeler, feminist hareketin
özerk girişimleri yerine devlet odaklı politikalarla şekillenmiştir. Bu nedenle, Sovyetler
Birliği’ndeki feminizm, “devlet feminizmi” olarak nitelendirilebilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği,
sosyalist ideolojinin işçi sınıfı merkezli yaklaşımı nedeniyle ikincil bir öncelik olarak kalmıştır.
Sovyet hükümeti varlığını sürdürdüğü sürece kadın hakları belirli ölçüde güvence altına alınmış,
ancak SSCB’nin 1991’de dağılmasıyla bu kazanımlar sürdürülebilirlik ve uyarlanabilirlik eksikliği
nedeniyle gerilemiştir.
6. Referanslar
• 1-2-3: Кривошеев, Г. Ф. (1993). Гриф секретности снят: потери Вооруженных Сил
СССР в войнах, боевых действиях и военных конфликтах. / Krivosheev, G. F. (1993).
The secrecy label has been lifted: losses of the U.S.S.R Armed Forces in wars, combat
operations and military conflicts.
• 4: Pilcher, J., & Whelehan, I. (2017). Key concepts in gender Studies. SAGE Publications
Limited.
• 6: Nicholas II. (1905). Manifesto on the Improvement of the State Order. Marxists
Internet Archive.Retrieved, from
• 7: State Duma. (n.d.). Information. Retrieved March 29, 2025, from
• 5-8: Moss, W. (2002). A history of Russia: since 1855.
• 9-10: Massell, G. J. (1974). The surrogate proletariat: Moslem Women and Revolutionary
Strategies in Soviet Central Asia, 1919-1929. Princeton, N.J: Princeton University Press.
• 11-15: Chukwube, F. C. (2015). [WOMEN AND PUBLIC LIFE IN SOVIET AND POST-
SOVIET RUSSIA]. International Journal of Russian Studies, 4(2), [1]. Retrieved March
29, 2025, from
• 12-14: Popova, N. V. (1949). Women in the land of socialism.
• 13: Soviet Union Information Bureau, Washington D.C. (1929). The Soviet Union: Facts, Descriptions, statistics. http://ci.nii.ac.jp/ncid/BA22864561






Yorumlar